2 Şubat 2010 Salı

ACAİP GÜN BAŞLANGICI

Gece bir haber alıyorum. Dışarda süper bir hava, Kar yağıyor lapa lapa (tabi bu derece şiirsel değildi :)
Camdan bakıyorum nede güzel deli kar taneleri dansta eğlencede..
Sabah servis durağı yürüyüşü: LAlalalalala havalı havalı yürüyorum her yer bembeyaz olmuş geceden kalan bi sessizlik dinginlik veeee vıııııızt poffff(karın altında dün geceden kalan buzu görmemem, farkedememem)
Servisi bekliyoruz nihayet çok da dik olmayan yokuş başında beliriyor.
Yanımda amcalar "aha geliyor bizim servis"
Geliyooor geliyoooor fiiiiiiiy (geri)
Tekrar fiiiiiiy (hahaha :)(yani şöforünkide bi inatçılıktır işte gelme kaptan biz iyiyiz böyle bu kızgın kalabalık dağılır birazdan ben ikna ederim onları döneriz evlerimize hayır zaten gelemiyosun da niye bu kendini zorlamalar )
Neyse telefonlar aracılığıyla şöforle haberleşiyoruz "sen şuraya düzden gel biz şuraya gelelim bizi ordan al hemi" şeklinde. Başlıyoruz yürümeye gittikçe zorlaşıyor kısa bacaklı bir ördek gibi arkalarından koşturakalıyorum arada bir arkaya acımaklı bakışlar atıyolar amcalar
-"ben sizi yavaşlatmayım siz gidiiin" dedim işimede gelirdi ama bırakmadılar beni
Neyse buluşma noktasına geldik servis? o da geldi yola çıktık. Yolda bir belediyecilik tartışması düz yolda bile buzdan gidemeyen arabalara rağmen "amanda bu belediye kadar iyisini kim görmüş gardaş, o parklar üst geçit alt geçit yan geçitler nankörler" söylemlerini dinledikten sonra..
Çıkmaya çalıştığımız ana yol için üstün tartışma bilimsel gerçekliklerden sonra bir yol seçiyoruz geçmek için şöfor tereddütte kararsız.. "yaparsın kaptan gerekirse arkaya ağırlık yaparız hahahahah" Yanlız bi sorun var farkediyoruz ki geçmek istediğimiz yolda karşılıklı yollardan gelen araçlar önce karşılaşıyor sonrada büyük bir aşkla birbirlerine sarılıp yokuşu birlikte iniyorlar. (dehşet verici:))
Arkadan sesler "hadi kaptan sende seç ruh eşini de sarılıp inelim"
Kaptan tam karar veriyor hareket karşımıza kaba saba bir kamyon "olmaz içime sinmedi" ........
Bir şekilde yoldaki kazalar temizleniyor ve geçiyoruz zorlu aşk etabını.
Yolda geçen diyaloglarsa; kimi birilerini arayıp acaip hikayeler anlatıyor "başımıza neler geldi bi bilsen az kaldı devriliyoduk"(ki yalan öyle bi şey yok),
dışarı bakıp gülmekten katılanlar "anaaa adam inmiş taksiyi itiyo (sonra espirinin açıklaması) yani taksiyi itsin diye mi para vercek şimdi"
Nihayet işe ulaşıyoruz iş yeri bomboş bir kısmı yolda bir kısmı da servisler gelmedi bende eve döndüm duyarsızlığında (ya ben??).......

İşler gecikmesin dünden kalan ve bi an önce yapmam gereken bi telefon görüşmesi:
hemen arıyorum -alooo hıııı ııı
-buyrun hanfendi
-ben ...şirketinden arıyorum
-evet buyrun
-nasılsınız (falan filen geğik ya da gereklilik her ne lazımsa adama söyleyip zaman kazanıyorum ama nafile kimi-neden aradığımı unuttum)
-kiminle görüşüyorum (e saçma oldu tabi kimi aradığını bilmiyosan ne diye o kadar sohbet hal hatır sormalar)
Aklıma süper bi fikir geliyo yırtmak için ya da süper gibi geliyo o anda:
-neyse beyfendi ben şimdi yoğunum sonra arayım sizi (Allahtan adam pratik yapamadı bu kargaşa üstüne söyleyebileceği çok şey vardı zira bu vakit kaybına..)
Kapattım ohh rahatladım dosyalara baktım hatırlarım belki diye yok her şey gitmiş zihnimden. Kendimi rahatlatmaya çalıştım "neyse yaa hatırlarsam başka birine arattırırım". (Umarım beni tanıyan biri değildir.)
Sonra...
Günün bi de devamı var. Bu sadece başlangıcı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder