24 Haziran 2010 Perşembe

LÜTFEN YAPMA-3

*Bir gün kullanırım diye okuduğu kitaplardan uzun cümleler ezberleyen genç LÜTFEN ezberleme!

*Sınava öküz gibi çalıştığı halde sınav günü “Olum hiç bakamadım” diyen üniversite öğrencisi LÜTFEN sus!

*Yaz kış kazak giyen adam LÜTFEN giyme!

*Starbucks'tan kahve alınca yürüyüşü değişen kız LÜTFEN …!

*Bunları sadece okuyup geçen okuyucu LÜTFEN sen de yaz:)))

22 Haziran 2010 Salı

NİHAYET PİKLİK ALANI-FD10

Bir şekilde kafamız karışmış olacak ki; sıraladığımız kuralların arasına piknik alanına gidene kadar arabada toplu halde klasik yolculuk şarkılarının söylenmemesi maddesini eklemeyi unutmuşuz:)
Nihayet piknik alanına ulaştık... Çok güzel bir hava, arkamızda orman, biraz ileride de güzel bir dere var.

Getirdiğimiz bütün malzemeleri masanın üzerine yerleştirip mangalı yakmak için hazırlanmaya başladık. Hazırlıklar bitti ve erkekler en iyi mangalı kendilerinin yaktığını ispatlamak istediklerinden yoğun bir tartışmaya girdiler... Hepsinin elinde malum bir oluklu mukavva (kolilerin yapıldığı karton) parçası "o da bir şey mi? ben bir keresinde acaip rüzgarlı bir günde, deniz kenarında, 5 dakikada yaktım bi de yetmedi ateşi iyice harladım" tarzında iddialarla birbirlerini alt etmeye çalışıyorlardı. Bu sırada Dede yola ilk çıktığı anın heyecanı hala üzerinde mutlu mutlu etraflarında dolaşıp; "ben yakıyım mı, ben yakıyım mıııı?" diye sızlanıyordu... Hararetli tartışmanın ortasında onu kimseler duymadı:))

Zaman bir hayli geçmiş olduğundan ki etler hala hazır değildi; Dede idareten bir şeyler atıştırmak yerine karpuz yemeye karar verdi. Ve karpuzu dilim halinde yemek istiyordu. Ortaya çıkacak manzara hepimizin gözünün önünde capcanlı duruyordu. Dirseklerinden ve ağzının kenarından karpuz suları süzülen Dedenin güzelim atleti de artık karpuz suyu olmuş; bir de göbek deliğine yakın bir yere çekirdeği düşmüş, kurumuş bir vaziyetteyken; nasılsa et yerken ellerinin yağ olacağı gerekçesiyle bir adım ötedeki çeşmede ellerini yıkamayı ısrarla reddediyordu.

Olması gerekenden bir hayli geç bir vakitte etler oldu. Yemek bittiğinde Dede'de bir huysuzluk başladı. Çocuklara oyun oynarken ses çıkardıkları için bağırıyor, olmadı üşenmeyip kalkıp her biri dağılana kadar elinde bir ağaç dalı onları kovalıyor ve tehdit ediyordu...

Tam da sakinleşti derken mendilini evde unuttuğu ve bunun kendisi için hayati önem taşıdığını bağırmaya başlamıştı. Hepimiz onu idare etmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştık...
En sonunda kendisini çok haklı hisseder bir halde, sıkıldığını ve ormanda yürüyüşe çıkacağını söyleyerek uzaklaştı. O uzaklaşırken güneşten gözlerim mi kamaştı, acaba yanlış mı görüyorum diye çevremdekilere de sordum ama gözlerim sağlamdı.... Evde unuttuğu mendili yerine masayı silmek için yanımızda getirdiğimiz hani şu hepimizin bildiği sarı bezi alıp ıslatıp kafasına koymuştu:))(güneş geçmesin:)

1-2 saat oturup dinlenmeye çalıştık ancak işe yaramadı tabii ki. Erkekler ve Faik Dede değişen ruh halleri ve yarışlarıyla bizi bir hayli yormuşlardı...

Artık toparlanma zamanı gelmiş ancak Dede hala gelmemişti. Hepimizi iyiden iyiye bir telaş sardı. Çevrede her yere baktık, erkekler dağılıp ormanda da aradılar ancak yoktu. Bu telaşlı durum 1 saate yakın sürdü. Taa ki ilerlerde sarı bezli bir kafanın bize doğru geldiğini farkedene kadar.

O kadar telaşlanmış ve sinirlenmiştik ki herkesin diyecek bir çift lafı vardı.. Geldi, ortalıklara yayılmış halimize baktı, güldü ve: " Nasımııış? Beni ne kadar sevdiğinizi şimdi anladınız demiii?" dedi. :)))

21 Haziran 2010 Pazartesi

LÜTFEN YAPMA-2

*Havalar tam ısınmadan tişört giyen çocuk LÜTFEN üşümüyormuş gibi yapma!

*Toplu taşıma araçlarında metal müzik dinleyen genç LÜTFEN tutunma demirlerine bas gitar sapı muamelesi yapma!

*Aldığı kalın kitapların ilk 10 sayfasını okuduktan sonra kenara bırakan adam LÜTFEN yenilerini alma!

18 Haziran 2010 Cuma

"cim" KIZLAR

Sizi Seviyoruuuuum canı gönülden:))
Kızlar neden bu kadar iyisiniz? Neden hep tatlı, hep gülen ve şipeşirinsiniz?(bu şirinliğin abartılmış bir boyutudur DİKKAT!)

"cim" Kızlar kimdir? Onları görünce nasıl tanırız ve en önemlisi kendimizi onlardan nasıl koruruz?Bu önemli konuyu işte şimdi ele alıyoruz. Umarım geç kalmamışızdır zira içimizden bir kaçı bu tatlı abidelere çoktan kurban gitmiş olabilir:))

"cim" Kızlar iki çeşittir:
1. grup size her daim gülen gözlerle bakar, herkesi ama herkesi sever, hepimizin en iyi dostu ve anlayanıdır. Ses tonlarında ortalıkta hiç bir şey yokken bile size acıyan bir ifade vardır. Bir gün önce görmüşse sizi ertesi gün karşılaştığınızda sanki tüm gece sizi düşünmüş sanabilirsiniz. Hemen kaynaşıverirler.

Şimdi tanışma anını inceleyelim:
-Ben Nukima.
-Ben de Cimkız.
-Memnun oldum.
-Ben de...
Hemen peşine, daha o an konuşma devam ederken o sizin için artık bir melektir.
-Eee NukimaCIM anlatsana nasıl gidiyor hayat? :))
Lütfen çok dikkat edin asla cevap vermeyin, mümkün bir pozisyondaysanız yani sizi yakalayamayacağı bir açıklıktaysanız tüm kuvvetinizi toplayın veeeee koşun:)

O an kurtulduğunuzu varsayarak (şanslıysanız) devam edelim. Bir dahaki karşılaşmada sanki öyle bir tanışma olmamış gibi sinsice uzaklaşın. Yakalanırsanız ne mi olacak?:
-NukimaCIM nooldu o gün öyle, ah canım yaa çok üzüldüm bir rahatsızlığın mı var?
(Evet bu olacak, işte bu yüzden asla ama asla yakalanmayın.)

Özetle 1. grup tehlikelidir, canınızı sıkar, size her gün daha da kötü hissettirir; çünkü bu türe kötü davransanız "Allahım ben ne kadar kötü bir insanım" diye düşünüp kendinizi yer bitirirsiniz; e iyi davransanız o sizin ömrünüzü yer bitirir:))

Gelelim 2. Gruba: 1.'ye göre daha az tehlike arzeder.
Bu grupta ruh haliniz daha çok "Şimdi nooldu da böyle davranıyor?" sorusunun oluşturacağı bir ruh halidir. Tanışırsınız gayet nazik ve bir o kadar mesafeli bir şekilde karşılar sizi. Aslında tavır birazda "Seninle tanışmaya ihtiyacım yok." tavrıdır. Hemen kaynaşmazlar.
2. karşılaşmada biraz mesafeli bir gülümsemeyle geçiştiriverirler sizi.
3. de daha da uzaklaşır ve 4. daha da kötüdür.
Zaman geçtikçe siz artık onun için yoksunuzdur.

Mesela iş yerinde sizi koridorda görür, yanından geçersiniz farketmez. Bir sonraki sefer görür ama kafasını çevirir. Hep şu soru hasıl olur bünyenizde "Şimdi nooldu da böyle davranıyor?"

Nerede kaldı bunun Cimkızlığı diyebilirsiniz.İşte şurada:İlla herkesin bir zaman birilerine ihtiyacı olur bilirsiniz. Hele ki iş yerindeyseniz.Örnek:
O güne kadara yüzünüze bakmayan kavga ettiniz de haberiniz yok sandığınız Cimkız bir gün hararetle odanıza girip sırf başka kimse olmadığı için sizinle konuşmak zorunda kalır veee o eğlenceli durum ortaya çıkar.
O güne kadar gördüğünüz soğuk odun gitmiş yerine tatlımı tatlı, masummu masum küçük bir kız çocuğu gelmiştir.
Ve yine siz "Şimdi nooldu da böyle davranıyor?" derken bulursunuz kendinizi:))

*NukimaCIM ben bu yazıcıdan çıktı alıcam ama nasıl gönderiyordum acaba bir bakabilir misin?
*NukimaCIM bir belge varmış sende alabilir miyim onuuu?

İnsanın bu Cimkıza "Yaaa öyle olursun işte." diyesi geliyor:)) ama o eminim içten içe
"Ya ne kadar da iyi yönetiyorum ilişkilerimi." diyordur. (hahahahaha)

Herkese mutlu haftasonları:))

16 Haziran 2010 Çarşamba

BUZZ :)

Yılın her mevsimi, ayın her haftası ve haftanın her günü okula mı gitmek zorundasınız?
Okula giderken 2 saat yol,
İlkel bir şekilde üretilmiş çift katlı otobüslere mi binmek zorundasınız?

Evet zorundaydım, okul yıllarım zaten bölümümden dolayı çoook çileli geçti.

Kış aylarında otobüslerde geçen diyolog: " Hanfendi orası ıslak isterseniz poşet koyup oturun":))
Neden çünkü çift katlı otobüsümüzün tavanı akıyor ve yerli halk biliyor haliyle yedek poşetle yola çıkılması gerektiğini...

Okuldan dönüyorum, hava kararmış ve çok soğuk bir Ankara kışı...
Son zamanlarda geliştirdiğim bir alışkanlıkla da bindiğim gibi uyuyup; inceğim durağa geldiğim an uyanıp koşarak üst kattan alt kata iniyorum. Çok heyecanlı anlayacağınız...

İşte o gün yine aynı şekilde kafamı cama dayayıp uykuya daldım ve durağa geldiğimiz anda uyandım; ancak bir sorun vardı. Bir türlü kalkamıyordum. Bir kuvvet ben kalkmaya çalıştıkça beni tutuyordu sanki...

Otobüs durdu... Kalktı... Ben hala aynı yerdeyim...Rüya mı?:)
Uykum o çabalama sonucunda iyice açıldı haliyle.
Sonradan farkettim ve tam bir şok!!!

O soğuk havada cama yasladığım kafam, omzun ve kolum buz tutmuş ve cama yapışmıştı:))
İlk anda en korktuğum şey tabii ki cama dayadığım kısımdaki saçlarımın kafamdan ayrılmasıydı...

İnce bir çalışma sonrası durağımdan oldukça uzaklaşmış olan otobüs ilerlerken saçlarımı kurtardım; ancak yapışan montum ve kolumu kurtaramıyordum. En sonunda bir kuvvet asıldım ve onu camdan ayırdım.(caaaart:) Tabi bu arada yanımda oturan ve derin bir uykuda olan amcada bir titreme hasıl oldu.

Offff o kadar yoruldum ki inip o durakları geri dönmek fikri gözlerimden bir damla yaş akmasına sebep oldu :)))

15 Haziran 2010 Salı

LÜTFEN YAPMA-1

LÜTFEN YAPMA'ya ilk ulaşan mesaj .....

LÜTFEN YAPMA'lar
(http://hayatiminherrengi.blogspot.com/ ve http://kackitapokudumben.blogspot.com/
bloglarının yazarına ait) mükemmeller:)))

*Bana el sallıyormuş gibi yapıp aslında arkamdakine sallayan ama benim bunu fark etmeyip safça el salladığım adam, LÜTFEN el sallama!

*Otobüse/metroya bindiğinde hemen kesicek birilerini bulmaya çalışan ergen kız, LÜTFEN millete yiyecekmiş gibi bakma!

*Pikniğe full makyaj ve topuklu ayakkabılarla giden abla, LÜTFEN o ayakkabıları 1 güncük çıkar!

*Bir çocuk gördüğünde hemen anneni mi yoksa babanı mı daha çok seviyorsun diye soranlar, LÜTFEN artık başka soru bulun!

*Konur Sokak'ta yerlerde taşlarda ve bilimum yerlerde sürünen "emo"tion lar, LÜTFEN artık kalkın! (:

Teşekkürler Hayatımınherrengi...

14 Haziran 2010 Pazartesi

LÜTFEN YAPMA BAŞLIYOOOOOOR!!!

Lütfen yapma!! nedir?

Lütfen yapma: "Ya yapma işte şunu çok belli oluyo naapmaya çalıştığın"
"Bi insan nasıl olur da farketmez dışardan nası gözüktüğünü"
"Ay niye öyle yapıyo oooooo" ve "Komikmiş!"
dediğimiz şeyleri sıralayacağımız ve bunu DALYAN'la birlikte yapacağımız bir paylaşım ortamı :))
Tabi sizleri de aramızda görmek isteriz, siz de yazıııın:))

Şimdi bir kaç cümleyle başlayalım veee devam edebildiğimiz kadar devam edelim...

*Kalkmak üzere olan metroya binebilmek için durumu zorlayıp, kapanan kapının arasına sıkışan adam LÜTFEN bir sonraki metroyu bekle!

*Kendisi metroya son anda binip arkadaşı dışarıda kalan ve anlamsızca bağırarak son anda buluşma noktası tayin etmeye çalışan adam LÜTFEN YAPMA!

*Ne anlatırsanız anlatın her olayı yaşamış ve mutlaka verilecek bir örneği olan; "evet evet mesela bir seferinde bana da..." diyerek dikkatleri çeken adam LÜTFEN sus!

Devamı gelecek:))